Alevilik


Wikimedia projelerine katkıda bulunanlar

Article Images

Şablon:İslam Alevilik Alevilik (Arapça: علویون), Türkiye'de Sünnilik'ten sonra en fazla mensubu olan ikinci İslamî mezheptir. Türkiye'de en çok Alevi köyü yaklaşık 560 Alevi köyü ile Sivas ilindendir.En yoğun nüfus Tunceli ilindedir.Ardından da Erzincan, Malatya , Tokat , Amasya , Çorum illeri gelmektedir.

İnanç

Temel inanç

 

Alevilik, Allah-Muhammed-Ali üçlemesi ve Ehl-i Beyt, Oniki İmamları önemseyen Şiiliğin Onikicilik ile ortak noktalara sahip bir yoldur.[kaynak belirtilmeli]

Alevilikte incelenmesi gereken asıl inanç varlığın birliğidir.

Alevîlik'te tanrının insan dâhil evrendeki her şeyin içinde olduğu inanışı vardır.[kaynak belirtilmeli]

Alevilik Tanrı korkusu yerine sevgisini benimseyen, Kuran'ın şekline değil, özünü kabul ettiklerini belirten, amacı "Seyr-ü süluk" (Ruhsal olgunlaşma) olan bir tasavvuf yoludur.[kaynak belirtilmeli] Özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’nın insanda tecelli ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle, musikisiyle, semahıyla inancını icra etme biçimine denir.[kaynak belirtilmeli] En-el Hak (Arapça: أنا الحق, Anal Haq), Arapça "Ben Hakkım" anlamına gelir. "Haktan gayrı degilim" demektir. "Ben Tanrı'yım" anlamına gelmez. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, "Ben Haktan ibaretim, ancak Hak benden ibaret degil" denebilir.

Hayatın amacını insanın ham ervahlıktan çıkarak, insan-ı kâmil olup, özüne dönmek olarak tanımlamaktadır. [kaynak belirtilmeli]

Mürşid, Pîr ve Rehber huzurunda ikrar verilerek Dört Kapı Kırk Makam aşamasından geçilir. Alevi ibadedinin uygulandığı mekân Cemevidir.

Tarihsel Gelişimi

Anadolu'nun İslamlaşmasını sağlayan Hacı Bektaş-ı Veli'yi, Yunus Emre'yi, Abdal Musa'yı, Ebul Vefa'yı, Hoca Ahmet Yesevi'yi Şah İsmail (Hatai)'yi önemser. Şah İsmail Alevilik inancının Türkmenler arasında yayılmasında büyük etkisi olmuştur[1]. Öncelikli hedef Doğu anadolu olduğundan burada ise özellikle Zazaların büyük bir çoğunluğu ve bir kısım Kürt topluluklarınında Alevi inancını kabul etmelerinde büyük etkileri olmuştur[1]

Anadolu’ya gelen Hazret-i Pîr’le ve ozanların nefesleriyle hayat bulduğuna inanılmaktadır.

'Dört Kapı Kırk Makam' İnancı

Dosya:Shia Imam.jpg
Ali bin Ebu Talib betimlemesi. Alevi İslam inancında Ali'nin çok özel bir yeri vardır ve Alevi-Şii amentüsünde bulunan imamet anlayışına göre Muhammed öldüğünde yerine imam olması gereken kişi Ali'dir ve imamet Ali'nin soyundan devam eder.
Dosya:Zulfikar.png
Alevîlik'te ve Şiîlik'te önemli bir yere sahip olan Zülfikar isimli kılıcın temsîlî bir resmi.

Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektâş-ı Velî’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaş, "Kul Tanrı’ya kırk makamda erer, ulaşır, dost olur" demiştir. [kaynak belirtilmeli]

Dört Kapı şunlardır:

Her kapının on makâmı vardır.

Şeriat kapısının makamları:

  1. İman etmek,
  2. İlim öğrenmek,
  3. İbâdet etmek,
  4. Haramdan uzaklaşmak,
  5. Ailesine faydalı olmak,
  6. Çevreye zarar vermemek,
  7. Peygamberin emirlerine uymak,
  8. Şefkatli olmak,
  9. Temiz olmak ve
  10. Yaramaz işlerden sakınmak.

Tarîkat kapısının makamları:

  1. Tövbe etmek,
  2. Mürşidin ögütlerine uymak,
  3. Temiz giyinmek,
  4. İyilik yolunda savaşmak,
  5. Hizmet etmeyi sevmek,
  6. Haksızlıktan korkmak,
  7. Ümitsizliğe düşmemek,
  8. İbret almak,
  9. Nîmet dağıtmak,
  10. Özünü fakir görmek

Marifet kapısının makamları:

  1. Edepli olmak,
  2. Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,
  3. Perhizkârlık,
  4. Sabır ve kanaat,
  5. Haya,
  6. Cömertlik,
  7. İlim,
  8. Hoşgörü,
  9. Özünü bilmek,
  10. Ariflik.

Hakikat kapısının makamları:

  1. Alçakgönüllü olmak,
  2. Kimsenin ayıbını görmemek,
  3. Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,
  4. Allah’ın her yarattığını sevmek,
  5. Tüm insanları bir görmek,
  6. Birliğe yönelmek ve yöneltmek,
  7. Gerçeği gizlememek,
  8. Mânâyı bilmek,
  9. Tanrısal sırrı öğrenmek ve
  10. Tanrısal varlığa ulaşmak.

Alevilikte İbadet

Aleviler, Muhammed'in son Peygamber olduğuna, Ali'nin ise Veliliğine (ya da İmamlığına) inanırlar.Türk Alevileri,ibadetlerini cem evinde yaparlar. Kadir Gecesi 'ni bağlayan günlerde üç gün ve Muharrem ayında ise 12 gün oruç tutarlar. Muharremden sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel 3 gün Masumu Paklar orucunu tutarlar.[kaynak belirtilmeli]

Türk Alevileri kendi içinde bir çeşit hiyerarşi oluşturmuştur. Örneğin "yol"a gönül vermiş olana "talip" denir. Kişi, yolun kurallarını yerine getirip bilgi düzeyini arttırdıkça yükselir. Alevilik'te "yol" denen deyimin temelini 4 kapı 40 makam anlayışı oluşturmaktadır. Sırasıyla şeriat, tarikat, marifet ve hakikat 4 kapıyı oluşturmaktadır. Bu kapıların hepsinin "alt bölüm" olarak niteleyebileceğimiz on'ar tane makamı vardır. Bütün kapı ve makamların kendi içinde bir anlamı bulunmaktadır. Şeriat kapısı, özetle doğru inanç ve doğru yaşam tarzıdır ve toplumdaki her bireyin inanç ve yaşam kurallarını düzenler. Tarikat kapısı ise tarikata hizmet etmek, Aleviliğin kurallarına özen göstermektir. Marifet kapısı ise bir nevi kendisi için kuralları aşıp başkaları için de birşeyler yapabilmek, fedakar olabilmektir. Hakikat kapısı, bütün dünyevi kaygıları aşıp kişinin Tanrı ile arasındaki sırra nail olması demektir. [kaynak belirtilmeli]

Cem

Cem toplu halde ettikleri ibadetin adıdır. Kavram olarak Cem Arapça bir kelime olup toplanma, birikme, bir araya gelme manasına gelmektedir.

Türk Alevilerinde cemde bulunan bir kişi başka bir kişiye dargınsa, bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları sağlanmadan Cem’e başlanmaz.

Alevilerin toplu anlamda temel ibadeti olan Cem, bir Dede nin gözetiminde, önderliğinde yerine getirilir,

Cemevi

Alevilerin ibadet ettiği yere “toplanma” anlamında “cemevi” denir; bir olma, bütünleşme yeri, Yaratan’la bir olma, bütünleşme anlamındadır.Cem herhangi bir yerde yapılabilir.Evde ya da temiz olan her yerde yapılabilir.Önemli olan Allah'a sığınmak ve ibadet etmektir. Cemevi ise sadece ibadet amaçlı kullanılmıyor,Cemevleri, salt tapınma maksadı ile kullanılmamış ve kullanılmamaktadır.Türk Alevi topluluğunun tapınma gereksinimi dışında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve görmektedir.

Duaz ve deyiş

Duaz, Duazdeh'in kısaltılmış halidir. Duazdeh Farsça olup oniki (12) anlamına gelmektedir.

Duaz, cem âyinlerinde söylenen ve Oniki İmamlar'ın adlarının geçtiği deyişlerdir. Bazen dua olarak da nitelendirilirler. Bu deyişlerde ayrıca Oniki İmamlar'ın yanı sıra başta Muhammed ve Hacı Bektaş Veli olmak üzere Alevî ulularının adları geçmektedir.

Alevîlik ve Alevîler hakkında biraz bilgi sahibi olan kişiler için duazın, nefesin, türkünün, deyişin farklı anlamlara sahiptir.Fakat günümüz gerçekliği doğrultusunda genel bir tanım olması ve bu tanımın yaygınlaşıp kabul görmesi için Deyiş tanımı en uygun olanıdır. Deyiş Alevîliği çağrıştıran her melodinin adıdır. Türkü, nefes, duaz bunlar da alt adlardır.

Alevilikte Duaz ve Deyişlerin ibadet dili Türkçe'dir.

Mersiye

Mersiye, bir edebiyat terimidir. Divan edebiyatında ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini, iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de mersiyehan denir. Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkib-i bent nazım biçimlerinde yazılmıştır. Ünlü divan şairi Baki'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üstüne yazdığı Kanuni Mersiyesi, bu türün en güzel örneklerindendir. 8 beyitten oluşur. Arapça ve Farsça kelimeler çok olduğundan dili ağırdır. Aruz ölçusüyle yazılmıştır.

Semah

Semah, Cemlerde deyişler eşliğinde yapılan dinsel törenin adıdır. Ulu Hünkâr Hacı Bektaşı Veli bu konuda şöyle söyler: "Semah, ariflerin aleti, muhiplerin ibâdeti, taliplerin maksududur. Bizim Semahımız oyuncak değil, ilahi bir sırdır. Bir kimse ki Semahı oyuncak sayar o cahildir".

Semahın kaynağı Kırklar meclisine dayanır. Bu meclise gelen Muhammed’e Salmanı Farisi tarafından bir üzüm tanesi verilir ve Salmanı Farisi kendisinden bunu paylaştırmasını ister. Muhammed Cebrail’in getirdiği tabakta bu üzüm tanesini sıkar. Bunu içen Kırklar "Ya Allah" deyip Semah dönmeye başlarlar.

Geçmişte sadece Cemlerde dönülen semahlar, günümüzde özüne aykırı düşmedikçe izleyiciler önünde de icra edilmektedir.

Muharrem Orucu

10 Ekim 680 de Ali'nin oğlu ve Muhammed’in torunu Hüseyin ile ailesi ve takipçileri (toplam 72 kişi) Kerbela’da şehit edildiler.

Aleviler bu olayı anmak için, her yıl Muharrem Ayında 12 gün oruç tutarak yas tutarlar. Aleviler Muharrem orucu ile Hüseyin (RA)`in şahsında Ehlibeyt'e bağlılıklarını dile getirirler ve aynı zamanda zalimin zulmü olarak nitelendirdikleri bu olayı lanetlerler .

Alevilikte Kutsal Günler ve Anma Günleri:[kaynak belirtilmeli]

  • Muharrem Orucu
  • Aşure Günü
  • Hızır Orucu
  • Hüseyin'in katledilmesi(Kerbela Olayı)
  • 21 Mart- Ali'nin doğum günü ve Nevruz
  • Gadırhum
  • 5-6 Mayıs: Hıdırellez
  • 6-7 Haziran: Abdal Musa Anma Törenleri
  • 16-18 Ağustos: Hacı Bektaş-ı Veli'yi anma törenleri

Nüfus dağılımı

 
Türkiye'deki Aleviler. Beyaz renkle gösterilen şehirlerdeki Alevi oranı %10'dan azdır. Renk koyulaştıkça oran artmaktadır

Aleviler Türkmenler,Arnavutlar,Boşnaklar,Araplar ve Zazalar gelen kişilerden oluşuyor[2].

Üçte biri İstanbul bölgesinde yaşayan Alevilerin daha sonra en yoğun olarak bulundukları iller Ankara, Izmir, Adana, Balıkesir, Bursa, Antalya,Aydın ayrıca Orta ve Doğu Anadolu (Erzincan, Sivas, Malatya,Tunceli, Kahramanmaraş. Milliyet gazetesine göre Aleviyim diyenlerin sayısı 4.5 milyon (23/03/2007)[2]. Başka kaynaklar, alevilerin 15 ile 25 milyon arasında bir rakamda olduğunu savunurlar.[3]

Çepniler

Çepniler Aleviliği seçen ilk Türkmen boylarından biridir. Eski bir çepni yerleşimi olan Görelenin eski adı ise Eleviye'dir. Karadeniz çepnileri bugün ezici olarak Sünnidirler, Sünnileşmişlerdir tarihi süreç içerisinde. Sünni çepniler Trabzon, Ordu ve Giresundan başlayarak bu bölge ve çevresinde yerleşiktirler. Sünnileşmeleri Osmanlı Alevi çatışmaları ile başlamıştır.Cumhuriyetten sonra da pek çok çepni köyü sünnileşmiştir.

Aleviliğini bırakmayan çepniler ise daha çok Balıkesir, Manisa, İzmir, Çanakkale, Burdur, Gaziantep gibi illerde yerleşiktirler. Çepniler Hacı Bektaşi Velinin ilk müritliğini yapan Türkmen Aşiretidir. Tokat, Çorum, Amasya gibi illerdeki Alevi köyleri de Çepnidir.

Balkan Alevileri

Osmanlı devletinin kuruluşundan önce Deliorman ve Dobruca bölgelerine Seyyid Sarı Saltuk önderliğinde Alevi-Türkmenler yerleşmişlerdir, Osmanlı devletinin kuruluşundan sonrada yine aynı bölgelere gönüllü Alevi yerleşimleri ve isyana katılan Alevilerin sürgünleri gerçekleşmiştir. Deliorman ve Dobrucada 2.Mahmud'dan önce hemen hemen tüm Türk köyleri Alevi-Bektaşi ve Bedreddini iken, 2.Mahmud'un Bektaşi tekkelerine Nakşibendi şeyhleri atamasıyla ve kuzeyden gelen Sünni-Tatar göçleriyle Sünnilik yayılmıştır. Günümüzde Bulgaristanın bu iki bölgesinde Aleviler halen oldukça etkindirler, bölge Sünnileride Nakşi-Bektaşisi olduklarından kültürel bir ayrışma ve farklılık görülmemektedir. Hatta Sünniler ve Bektaşiler sorunsuz bir şekilde yaşarken,Hacı Bektaş-ı Veli'nin yoluna bağlanmayan ve kendilerini diğer Türklerden ayrı gören, kendilerine Kızılbaş diyen birkaç köy vardır. Yani Anadoludaki Kızılbaş-Bektaşi özdeşleşmesi Bulgaristan ve Romanya'da yoktur, hatta Bektaşi ve Kızılbaşların aralarında hiçbir ilişki bulunmaz. Balkanlarda yasayan ve kendilerini Kizilbas olarak tanımlayan insanların tamamı Türkce konusur ve kendilerini Türk sayarlar.

Ayrıca Makedonya ve Kosova taraflarında da Arnavut kökenli Bektaşi inancına ait gruplar bulunmaktadır. Bu gruplar Bulgaristan, Yunanistan ve Romanyadaki Alevilerle aynı geçmişe sahip değildirler, Arnavut,Sırp,Makedon devşirmesi olan Yeniçeriler Hristiyan ailelerinden toplanıp Bektaşi tekkelerinde yetişiyorlardı, emekli olup memleketlerine döndüklerinde ise buralarda Bektaşiliği yaydılar ve tekkelerin başında bulundular. Ar navut, Boşnak ve Makedon Bektaşileri, Türkmen kökenli olmadıklarından Alevi-Bektaşi değil yalnızca Bektaşidirler yani Beloğlu diye tarif edilmezler.

Malatya Alevileri

Malatya nın yaklaşık % 30 u alevi nüfusa sahiptir. Şu ana kadar resmi kaynak olmadığını düşünerek, Malatya ilinde yaşayan alevilerin nüfusu sadece oy dağılımına bakarak rakam çıkartılır. Malatya'da oyların %90'i üç partiye bölünür : Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisi[kaynak belirtilmeli].

Malatya yöresinin dağlık kesiminde yaşayan alevilerin köken olarak bakıldığında Horasan'dan geldikleri söylenebilir[kaynak belirtilmeli]. Malatyanın yeşilyurt ve merkez ilçelerinde Türk kökenli alevi vatandaşlarımızda yaşamaktadırlar.

Sivas Alevileri

Sivas, Türkiye'de çok Alevi köyü bulunan il'dir. 638.585 kişilik Sivas ilinde aleviler sünnilere göre daha azdır.bunun nedeni de alevi köyleri sünni köylere göre çok yoğun göç vermiştir..bu göçlerde sivasın merkezi ve ilçelerine değil büyükşehirlere ve yurtdışına olmuştur. Gerek İstanbul gerek Ankara, İzmir ve yurtdışında Almanya, Hollanda, Fransa gibi yerlerde alevi sivas'lılar, sunni sivas'lılardan daha fazladır.[kaynak belirtilmeli]

Erzurum Alevileri

Bir bolümü Horasan bir bölümü de Tunceli'den göçmedir. Merkezde pek olmamalarına karşı güney ilçe ve köylerinde yaşarlar. Erzurumun, Tekman, Hınıs, Aşkale, Şenkaya, Pasinler ve Çat ilçelerinde orta yoğunlukta bulunmakla beraber Erzurum merkez ve diğer ilçelerinde de azınsanmayacak ölçüde alevi nüfusu mevcuttur.

Tarihçe

Erenler

Alevilik tarihinde yer edinmiş bilgili kişiler.

Ahilik ve Alevilik

Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. "Ahilik Teşkilatı" ile, Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde Anadolu'da sosyal yapının gelişmesinde önemli katkılarda bulndu.

Babai İsyanı

Baba İshak ve Baba İlyas'ın çıkardığı bugünkü Alevi yerleşim yerlerini belirleyen isyandır. İsyan Alevilerin çoğunlukta olduğu bölgeler başta olmak üzere, Anadolu'da etkili olmuştur.

Kızılbaş ve Safeviler

Safevi ordusunda ki alevi askerlerin başlarına giymiş olduğu kızıl renkli mihverin etrafına Oniki İmam inancını simgeleyen oniki kıvrımlı kumaş ile sarılmış bandı taktıkları için kızılbaş olarak adlandırılmışlardır.Aleviler Çaldıran Savaşı zamanında Safevileri desteklemiştir.Şah İsmail ise anadoludaki alevileri himayesine almak istiyordu.Bu yüzden aleviler kızılbaş askerlerini safevi ordusuna yollamıştır.

Osmanlı Dönemindeki Sorunlar

Çaldıran Savaşı ile Osmanlı himayesine giren Aleviler ilk önce huzursuz olsada Yavuzun bölgedeki türkmenlerin bir kısmını öldürmesi huzursuzluğa son verdi.Yükselme döneminde sessiz kalan aleviler duraklama zamanında çiftçilerin vergi sorunu(ekonomik),Tımar sisteminin bozulması(askeri) ve iyice teokratikleşen yönetim nedeni ile Celali ayaklanmaları ile ayaklanmaya başladılar.Bu ayaklanmalar Kuyucu Murat Paşa,IV. Murat gibi padişah ve sadrazamlar tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı.Gerileme döneminde Pir Sultan Abdalın bir vali tarafından asılması ile sorunlar yeniden baş gösterdi ve Sivas bölgesi ayaklanmaya başladı.Sonra Amasya Tokat bölgelerinde de başlayıp süren baş kaldırmalara Dağılma döneminde Tanzimat sonrası Tuncelide katıldı.Dağılma döneminde Dersim ayaklanmaları ile süren celali ayaklanmaları Türkiye devletinin kurulmasıyla bitmiştir.

Kaynakça

  1. ^ a b Jurdi Abisaab, Converting Persia: Religion and Power in the Safavid Empire, London, 2004
  2. ^ a b http://www.milliyet.com.tr/2007/03/21/guncel/agun.html
  3. ^ Milli Güvenlik Komitesi (06/06/2008)

Aleviliğin Tanımı

mezhebe ser inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk , farkı gözetmeyen eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, gelmek isteyen, inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren, insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan, laik,demokrat, eiştlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan, zalime ve zulme karşı gelen, mazlumun yanında olan, şeriatın bağnaz kuralllarına bağlı olmayan, ve onu reddeden,İslam dinini kendine göre ve sunni inancın dışında yorumlayan, aslı doğruluk, kemali dostluk, cevheri, merhamet, görüşü eşitlik, hazinesi bilgi, meyvası sevgi hamuru ile yoğrulmuş, insanı Kamil ve erdemli insan yaratmayı ön gören, korkuyu aşıp sevgi ile tanrıya yönelen, Enel-Hak ile insanın özünde tanrıyı gören, yaradan ile yaradılan ikiliğinen Varlk Birliğine varan, edep ve ahlaklığı yaşamın temeline oturtan, insanı yücelten, hamurunda hem ilahiliğin hemde irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karakterli yaşam ilkelerini belirleyen, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tebelle ilkesi ile sahiplenen, dini biçim ve şekil olarak değil, gerçek anlamıyla algılayan, dini bağımsız bir irade gücü ve batını özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları Kırklar Cemi ile yürüten bir inanç sistemidir

Alevilik ; İnsanı merkezine koyan, (İnsanı merkez alan) Anadolu’ ya özgü, eşi ve benzeri olmayan bir felsefe, bir inanç, bir yaşam biçimi, bir kültür, bir öğreti ve hatta bunların tümünü de aşan bir toplumsal olgudur.

Alevilik Orta Asya, Ön Asya, Orta Doğu ve Mezopotamya kökenli birçok din, inanç, ve öğreti ve kültür mirasının, Anadolu’da uzun bir süreçte, değişik sos yo-ekonomik ortamlarda yeniden yapılanmasıyla oluşmuş, bağdaştırmacı, (senkretik) ve kamu tanrıcı (panteist) bir inanç sistemi, kültür, yaşam biçimi ve felsefesidir.

“Her şey eşittir ve birdir,” anlayışıyla doğada / evrende varolan “varlıkların birliği” felsefesini savunan Alevilik tarihsel ve toplumsal bir olgu, bir gerçeklik olan Aleviliği tek bir din ya da inanç yapısı içinde düşünmek ve yorumlamak olanaklı değildir. Çünkü, Alevilik kendine özgü bir inançtır.

Alevi felsefesi, maddi olan “ben” ile ideal olan “ben” arasındaki ilişkinin tasarımını yapar ve açıklamaya çalışır. Kabul ettiği hoşgörü, insancıllık (hümanizm) ve “her şeyde birlik” arayışı ve anlayışı nedeni ile de evrenseldir.

Alevilik bu dünyayı, insanı sosyal toplumu, gelişimi, değişim ve eşit paylaşımı, aydınlanmayı esas alır.

Dış bağlantılar

Şablon:Türkiyede Yaşayan Dini Gruplar